Merhabalar, ikinci dersimiz neyi tanıma üzerine olacak. Ayrıca neyden ses çıkarmanın ve tutuş pozisyonun da üzerinde duracağız.Ben aynı zamanda bir ney yapımcısı olduğum için ney yapısı üzerinde biraz uzun duracağım.

Başpare

Ney dokuz adet boğumdan oluşur. Üst kısmındaki ağızlık kısmına “baş parçası” manasına gelen başpare denir. Neye sonradan ilave edilmiş bir bölüm olan bu parça neyi Arap ve Ortadoğu coğrafyasından ayırır. Türkleştiren en önemli unsurdur. Başpare yapısı itibariyle (ses haznesi) neyin icrasında kolaylıklar sağlar. Bu haliyle diğer coğrafyaların neylerine göre daha modernize edilmiş diyebilirim.

Tarihi

Başpare ilk olarak manda boynuzundan yapılmıştır. Başparenin maddesinin ilk zamanlar fil dişinden yapıldığı söylenmektedir. Lakin fil dişinin Anadolu topraklarında bulunma ihtimali düşük olduğu ve manda boynuzu gibi sese pozitif katkısı olmadığı için bunu pek gerçekçi bulmuyorum. Manda boynuzu gibi daha ulaşılabilir bir malzeme varken bu ihtimal biraz düşük. Belki sonradan denenmiş olabilir.

Delrin Başpare

Günümüzde manda boynuzu hala çok etkili bir malzemedir. Ama hem bulunması hem de yapimi zahmetli olduğundan ince yapılı neylerde ve ilk başlanan veya yeni alınan neylerde (sonradan isteğe bağlı olarak manda boynuzu başpare takmak amacıyla) delrin dediğimiz özel bir plastik çeşidi kullanılmaktadır. Bu malzeme hem boynuz gibi tornada işlenebilir ve istenen sesi yüksek oranda sağlayabilir olduğundan daha popülerdir. Böylece delrin başpareyi tanıma adına bilgiler edindik

Manda boynuzu ses performansı

Manda boynuzu başparenin sesine ayrı bir parantez açmak gerekirse neye etkisi delrin başpareye göre daha keskin bir ton vermekte olur. Ayrıca ses aralığı biraz rahatlar. Şahsen tiz seslerde daha rahat ediyorum ve hızlı nota geçişlerinde etkisini hissediyorum. Pes notalarda da özellikle dem seslerde pestleştikçe zorlandığım notalar daha stabil bir hale geliyor. Bununla birlikte bu başpareye günümüzde tek parça çıkmadığı için ahșap ilaveleri yapılmakta. Bunun sebebi boynuzun az olması ve lif yapısının dik vaziyette kullanmanın zorunluluğu. Biz buna suyuna açkı diyoruz. Enine olursa da ters suyuna diyoruz. Ters suyuna açılmış başparelerde kırılma ve açılmalar çok meydana geliyor. Bunun önüne geçmek için başparenin içine giren kısmı kalın bırakılıyor ve daha küçük ses haznesi açılıyor. Bu da sesi hiç istemediğimiz bir kaliteye düşürüyor. O nedenle suyuna açmak zorunlu bir hale dönüşüyor.

Kakma Manda Boynuzu Başpare

Şimdilerde ise malzeme azlığından başpare suyuna açılarak kanat kısmına çeşitli ahșap malzemelerden ekler yapılabiliyor. Buna da ayrıca değinmek gerekirse bazı malzemeler boynuzun rezonansını kırıp sesi yumuşatabiliyor. Kötü mü değil. Çünkü bazı neyzenler yumuşak sesi daha çok arıyor. Bazı malzemeler ise sesi daha keskin ve bir tık volümlü hale getirebiliyor. Şuan benim test ettiğim kadarıyla şimşir ağacı sesi epey yumuşatıyor. Paduk gül ağacı pelesenk zeytin gibi hafif ağaçlar da sesi kesinleştiriyor.

Parazvane

Başparenin altında dikkati çeken ilk malzeme parazvane dediğimiz yüzük şeklindeki malzemedir. Aynısından en altta da bir adet bulunur. Bunun kullanılmasının en önemli sebebi başparedir. Başpare ney gibi kırılgan bir malzemenin içine ancak dışarıdan metal bir yüzüğün desteği sayesinde sıkı bir biçimde takılabilir. Malzemenin kamışın şeklini alabilecek şekilde esnek ve açılmayacak kadar da sağlam olması gerekir. Bunun için en sağlıklı yol gümüş veya şuan daha çok kullanılan adına alman gümüşü, bafon veya alpaka denen özel alaşım bir malzeme kullanmaktan geçer. Alt kısma takılan parazvane de estetiği tamamladığı gibi alt kısmın darbeye maruz kalıp kolayca çatlamasının önüne geçer.

Kalitesiz başpareler

Günümüzde bu yöntemi zahmetli bulanlar alternatif yollara girmişlerdir. Bazısı başarılı olmuşlardır. Ama bazı neyleri görüyorum. Bunlar parazvaneleri metal bir borudan kesilerek imal edilmiş. Hem çok kalın ve çirkin hem de esneyemediği için parazvane altından catlamalar meydana gelmiş. Tabi ki müzik market işi neylere hiç değinmiyorum. Hem parazvanesi hem de başparesi çok kötü olduğu için japon yapıştırıcısı ile tutturulmuş çok ney gördüm. Bazısının parazvanesi uysun diye çakı gibi bir şeyle kamış yontulmuştu.

Ney Kamışı

Neyi tanıma için biraz da kamıştan bahsedelim. Kamış maalesef mevzusu tamamen efsaneleşmiş mitlerden kurtulamadı. Tüm coğrafyaların kamışı aynıdır. Lakin bazı iklimlerde aranan boyda kamış bulmak daha kolaydır. Hatay kamışının ünlü olması kamışların iyi olmasından değil ney olmaya uygun boğumlarda kamışın görece daha kolay bulunmasıdır.

Kamışın performansı

Ney konunun başında da bahsettiğim gibi dokuz boğumdan oluşur. Kamışın iç kısımları aslında doğal haliyle boştur. Sadece boğum sonları tamamen kapalı olur. Biz o kısımları belli oranda açarız. Ve içinde boğum boğum yapısı alttan içine baktığımızda görürüz. Başpare ile ilk boğum yerine kadar olan kısma ses kutusu diyoruz. Sesin büyük bir kısmını da bu bölümden duyarız. Buradaki boğum kısmını küçük bir delik şeklinde açarız. Ses kutusunun uzun olması sesi daha derinden duymamıza sebep olur. Pes sesleri daha iyi olur. Buna karşın tiz seslerde akort pes kalır. Ses kutusu kısa olan neylerde de tam tersi ses net gelir ve tizleri daha rahattır ama neyin sesinin tonu gevrek bir hal alır.

Buraya kadar neyi tanıma adına bilgiler öğrendik. Şimdi de neyi üflemeyi öğrenelim

Neyden Ses Çıkarma

Şimdi gelelim neyden ses çıkarmaya. Neyden ses çıkarmak için kesin bir ölçü standart veya yüzde yüz başarılı bir metod yoktur. Bunun sebebi her insanın ağız yapısının farklı olmasıdır. Ama çok yeni başlama aşamasında insanla muhatap olduğum için genel bir metod veya orta yol buldum diyebilirim.

Birinci yöntemimiz ıslık üfleyenler için olacak.

Islık üfleyebiliyorsak ama nasıl ıslık? Dişinin arasından vs değil. Dudakların dışarı çıkık olduğu şekilde çıkan ıslıktan bahsediyorum. Öncelikle neyin hiçbir deliğini kapatmıyoruz. Yoksa ses çıkaramayız. Bu şekilde ıslık üflüyoruz. Dudağımızın altı da üstü de eşit baskı uygulayacak şekilde dengeli olmalı. Bu aşamada sağ veya sol hangi tarafıyla rahat ediyorsak o şekilde, ağzımız ve başparenin ağzı birbirine bakacak şekilde dudağımızın bittiği kenarını başparenin keskin kenarına dayayarak epey geniş bir açıyla ıslık üflüyoruz. Bu vaziyette üfledigimizde ses çıkmıyorsa neyin açısını çok az daraltmayı deneyebiliriz ama çok küçük derecelerde.

Ses çıkmadığı zaman yapmamız gereken asıl şey ise açıyla oynamadan dudağımızı başpareye bastırmak olmalı. Islık üfleyemeyenler için yöntem ise şudur. Eskiler neye “hu” diyerek üflediğini ve bir yönüyle bunun Allah zikri olduğunu söylemişler. Biz de ya “hu” diyerek ya da ağzımızı “u” harfini söyleyecek bir pozisyona sokarak ses çıkarmayı deneyebiliriz. “o” harfi de olabilir. Eğer dudağımız “o” harfine yakın bir şekilde üflersek daha yumuşak bir ses, eğer “u” harfine yakın bir pozisyonda üflersek daha keskin ve ney tonuna daha yakın karakteristik bir ses duyarız. Bu da ek bir bilgi olsun.

Ney Tutuşu

Şimdi gelelim tutuşa. Neyden ses çıkarmaya başladıysak tutuş kısmına geçmeyi deneyebiliriz. Öncelikle neyi dizimize dayamak amacımız olmalı. Genelde bu aşamada ses çok kaybediliyor. Bunun sebebi de neyin kafa ile olan açısını bozmak oluyor. Benim tavsiyem ses çıkardığınız açıyı bozmamak için kendinizi sanki kafanız omzunun kolunuz ve ney alçıya alınmış gibi hayal etmeniz olacaktır. Bu şekilde yavaş yavaş neyi dizinize dayayın.

Şimdi parmakları kapatma aşamasına geçebiliriz.

Parmakları kapatırken ilk dikkat edeceğimiz şey hangi eli üstte tutacağımız olmalı. Buna dikkat etmeliyiz çünkü ters başlayıp öyle alışırsak geri dönüşü zor olur. Dudağımızın solunu kullanıyorsak neyi sol dizimize koyup sağ elimizi üste getirmeliyiz.

Eğer dudağımızın sağını kullanıyorsak o zaman neyi sol el üstte tutmalı ve neyi sağ dizimize dayamalıyız. Dolayısıyla bu durumda solak neyzen olmuş olacağız. Şimdi parmaklarımızı kapamaya başlayalım. Önce, arka perdesi açıksa başparmağımızla bunu kapatmalıyız

Parmakları kapatırken şuna dikkat edeceğiz parmaklarınızın üç kısımlarını değil de orta kısımlarını neydeki perdelere denk getirmeliyiz. Hepimiz hayatımızda nesneleri tutarken parmak uçlarını kullandığımız için bu bölgeler daha hislidir. O nedenle gayri ihtiyari bir biçimde parmaklarınızın uç kısımlarını tercih etmemiz doğal ama bu şekilde üflememiz imkansız. Biz de elimizin doğal şeklini bozmadan belli bir açıyla parmaklarımızı kapatacağız. Üstteki elimizi işaret ve orta parmağımızın ortadaki etli kısmıyla kapatacağız. Yüzük parmağı ise uç kısmına gelmeli. Aynı şekilde alttaki elimizle de perdeleri kapatacağız. Bu aşamada neyin üzerinde sadece orta parmaklarımız kalacak şekilde yüzük ve işaret parmaklarımızı açacağız. Şuanki tutuşumuz ile çıkan ses aslında tüm perdeler açık hali ile aynı (arkaperde kapalı olmak şartıyla) o nedenle telaşlanmayın.

tanıma

Her hangi bir şeyi yanlış yapmadıysanız ses kolayca çıkacaktır. Sesin aynı olmasının sebebi. Mantık olarak üstten ufledigimizde hava, üstten açık bıraktığımız ilk delikten çıkacak ve o sesi çıkaracaktır. Altta kalan kapalı perdelerin sese bir etkisi yoktur veya azdır. Bizim orta parmakları kapalı tutmadaki amacımız, neyi tutarak desteklemek.

bu dersimizde hem neyi tanıma hem parçalarını tanıma şansını bulduk. Devamında da neyden nasıl ses çıkarılır ve tutulur sorularını cevapladık.

Kategoriler: 1. Kur

0 yorum

Bir yanıt yazın

Avatar placeholder

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir